24 Şubat 2012 Cuma

ŞİKAYET...

Evet. İşyerindeyim; servis geç geleceği için çıkmadım ve bari bu zamanı bloga yazarak geçireyim dedim. İyi ettim, oh valla evet!

İstanbul karlardan kurtuldu. Defnoş bu karlı zamanları yani yaklaşık 2 ayı 3 kere hastalanarak geçirdi. 2 şişe antibiyotik içti; canı çıktı yavrumun. O hasta olunca biz hepimiz hastayız ama. O iyi olsun ki biz de iyi olalım.
Doğru düzgün ne kara çıkarabildik çocuğu ne de oynatabildik zaten, asabım bozuk. Şimdi yine soğuk havalar ama en azından kar yok. Karı çok seven ben; bir hamileliğimde nefret etmiştim kardan bi de bu sene. Bi de kar yağınca mikroplar kırılır filan derler, hepsi faso fiso.

Isınmayan yatak odamız ve Defnoş'un bizimle yatma sevdası; bizi oturma odasında yatmaya sürekledi. Aylardır cümbür cemaat oturma odasında yatıyoruz. Türlü şekilleri denedikten sonra; L kanepeyi açıp, diğer 2'li kanepeyi de ona ekleyerek devasa bir yatak yaratma mertebesine ulaştık çünkü M.'de ayrılmıyor bizden. Dolayısı ile göçebe bir kış geçirdik. Bak geçirdik diyorum; lütfen git artık kış. (Çok mu erken kovalıyorum ne?) Ama bu göçebe hayat; her sabah katkat hem kendin hem Defne'yi giydir, o halde kucakla onu yollara düş, her akşam aynısını yine yap; gittikçe şişen doğalgaz faturası, Defnoş'umun üstüste defalarca hastalanması beni benden aldı.

Şikayetlenmemeliyim. Sokakta olanlar var bu sokakta, çocuğunu ısıtacak bir yakacağı olmayan anneler var, minicik bünyesinin taşıyamadığı hastalıkları olan çocuklar var; biz bugünümüze elbette ki şükretmeliyiz. Ama nihayetinde azıcık söylenebilirim sanırım.

Öyle işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder