17 Eylül 2011 Cumartesi

Ortaya Karışık Oldu Bu...

Mutluyum. Birileri buraya geliyor, Defnoş'la maceralarımızı okuyor ve yorum bırakıyor. Hoş ben şu an nedense cevap yazamadım birine gmail hesabımı görmedi anlamadım. Ama yazacağım elbet.

İyi ki açtım burayı. Dönüp dönüp okuyorum,işyerinde işlerden daraldığımda bir girip göz atıyorum, içi açılıyor. Umarım ileride Defne'de sever burayı, kimbilir belki kendi yazmaya devam eder. Ne güzel olur.

Bugün, uzun zamandan beri yapmadığımız birşey yaptık Defnoş'la. Başbaşa geçirdik bugünü. Annemle bir sokak arayla oturunce ve M. genelde haftasonları işte olunca, evde olduğum günlerinde büyük kısmını annemle geçiriyorduk. Dolayısı ile pek başbaşa kalmıyorduk. Bugün M. işe, annemde öğleden sonra İzmit'e gidince, kızımla başbaşa geçirdik günü. Yattık yuvarlandık, oynadık, gezdik, market alışverişi yaptık, yemek yaptık. Tabii Defne henüz çok küçük, birlikte dediğim o kendi kafasına göre takılıyor da, olsun işte. Anlaşılmıştır dediğim.

Bekliyorum, onunda algıladığı birlikte takılacağımız günleri. Bana fikir vereceği, şöyle yapalım, şuraya gidelim diyeceği günleri bekliyorum. Offf nasıl dayanıcam acaba?

Bugün marketten gelirken mesela, yolda gördüğü şeyleri bana gösterdiğini fark ettim. Yani direk iletişime geçiyor. Eve geldiğimizde parmağıyla zili işaret edip "Ba, ba, ba" dedi, yani basayım. Eni konu derdini anlatmaya başladı yavrukuşum.

Ha birde güzel haberimiz var bugün. D. teyzesi 6 haftalık hamile Defnoş'un. Kardeş geliyor. D. teyzesi ile bizim aramızda 2,5 yaş var, sanırım çocuklarımıza da bu aralıkta olacak. Umarım bizim gibi dost olmayı, kardeş olmayı da becerirler.

Defne'den inciler:
- Ayaaa (Arkadaşı Ela)
- Pişşşş (Pis)
- Mmmraaa (Arkadaşı Zümra)
- Abicciii (E. abisi)
- Dittii (gitti)
- Ba (Basmak)
- Düdel (Güzel- bunu bugün ilk kez söyledi)

Şu an, kolayına gelen her kelimeyi tekrar ediyor kendince. Dili çabuk çözüldü diyor ananesi. Şimdilik çok zevkli ama ileride ne oluruz bilmem çenesinden. Birde fena halde eline geçen herşeyle telefon gibi konuşuyor. Bayağı bayağı anlatıyor kendi dilinde geze geze. Ama gerçek telefonda biriyle asla konuşmuyor, o koca gözlerini daha da açıp dinliyor sadece.
Komik kız...

Nasıl neşe ve mutluluk getirdi evimize,çevremize. Allah ona uzun, sağlıklı ve mutlu bir ömür versin inşallaj bu kadar çok yüzü güldürdüğü için...

3 Eylül 2011 Cumartesi

Anlatayım Gitsin...


Yine gece... Yine Defnoş uykuda... M. Alfred Hitchcock imzalı bir korku filmi izliyor. Herzamanki bir gece yani. İçimde tuhaf bir mutluluk var. Nedeni yok...

Bazen böyle olur ya. İçinde ya nedensiz bir mutluluk ya da nedensiz bir sıkıntı olur. Mutluluk hali güzel. Nedeni ya da neleri getireceğinin hiçbir önemi yoktur. Ama nedensiz sıkıntı korkutur insanı. İlla kötü bir şeylerin beklentisini getirir. Bilmiyorum ki... Nedensiz mutluluk güzel ama.

Defnoş iyice bir papağana döndü. İşine gelen, kolayına gelen herşeyi tekrar ediyor.

Tedi (kedi), Pidi (Pisi), Bitti, Gitti, Del (Gel), Baba, Deden (S. evet bana ismimle hitap ediyor), Dede (genelde babasını böyle çağırıyor), Abi, Aba (Abla), Dadı (Dayı) gibi bir sürü kelime söylüyor benim kuşum. Sesine hayranım.

Sosyal bir çocuk olacak gibi görünüyor. Bugün gittiğimiz Meydan'da, bütün çocukların karşısına geçip, eliyle gelgel yaparak "Del" diyor. Hemen sokuluyor yanlarına. Birde saldırgan ya da zarar veren bir çocuk değil. Bir arkadaşı var, kendinden 2,5 ay büyük. Defne'ye sürekli vuruyor bu kız. Elinde ne varsa çekip alıyor, saçlarını çekiyor Defne'nin. Çaktırmıyorum ama çok da sinir oluyorum bu arada. Defne vurmayı bilmiyor allaha şükür. Halasının oğlu yani Defnoş'tan 9 ay büyük kuzeni Bilal'de çok vuruyordu Defne'ye daha küçükken. Şimdi akıllandı da eskisi kadar vurmuyor ama punduna getirirse çakıyor bir tane. Bu çocuğun yapısı ile ilgili galiba. Kız erkek ya da öğretilmesi fark ettirmiyor, eğer biraz agresif yapılı bir çocuksa zarar verebiliyor diğer çocuklara.

Artık Defne'nin algılama kapasitesi de arttı. Geçen gün yanıma çorapsız geldi. Bende kızdım ve "Senin çorabın nerde, neden çıkardın" diye kızdım. Koşarak gitti yanımdan ve elinde çorabıyla geri geldi. Ya da sabahları ben ona "Git babanı uyandır annecim" dediğimde de doğru babasının yanına gidiyor. Çok akıllı:)

Bu da bir komedi aslında. Eskiden annelerin sürekli çocukları için " Çok akıllı, hiperaktif ama fazla zekadan, zekası fazla olduğu için yaşıtlarıyla değil daha büyüklerle anlaşabiliyor" gibi yorumlarına çok kızardım. Kime neyi satıyorsun diye söylenirdim. Şimdi bende Defne'nin çok zeki olduğunu düşünüyor ve kendimi, insanlara Defne'nin ne kadar akıllı olduğunu anlatırken yakalıyorum. Demek ki insan kendi çocuğunu gerçekten çok zeki ve akıllı olarak görüyor her yaptığına hayran kaldığı için. Ama yine de, olmayanı varmış gibi gösteren annelerden değilim ya da sürekli başkalarının çocuklarını kendininkileriye kıyaslayanlardan. Bir keresinde, kalabalık bir ortamda biri, Defne'nin ayakları için "ay ne kadar küçük ayakları var" diye yorum yapmıştı ve aynı ortamda bulunan bir anne hemen lafa atlayarak "ay o da birşey mi siz asıl benim kızımın ayaklarını görün, bununkinden de küçük" diye birşey söylemişti. Ya da çocuk çekingen ama "aa bizimki çok canayakındır" diyen, ya da çocuk elindeki hiçbirşeyi vermiyor ama "ay bizimki çok paylaşımcıdır" diyenlere çok rastladım. Bu ne ki şimdi? Çocuğunu övüp ne olacak? Sonra düşünüyorum bende farkında olmadan yapıyor muyum acaba diye...

Oysa görüyorum ki herkesin kendi çocuğu kendine mükemmel. Defne mükemmel değilse bile ben onda hiçbir hata görmüyorum çünkü ona hayranım ve bu elimde değil. Osursa osuruğuna hayran kalıyorum var mı böyle birşey? Bazen bana "görmemiş" diyor bizimkiler. Ama hakkaten görmemişim, yani 30 yaşımı bitirmeme 1 ay kala anne olmuşum ben, 31 yaşında gördüğüm bu çocuğa bu kadar hayran kalmam kaçınılmazdı zaten.

Defnoş çok akıllı ve çok güzel tamam mı? Çok tatlı ve çok sosyal. Ben öyle görüyorum valla. İsteyen bana görmemiş desin...