27 Şubat 2011 Pazar

9'a 3 kala Kontrolümüz


9. ay kontrolümüze 3 gün kala doktora gitmek zorunda kaldık. Kızamık aşısı ve mantar için. Bir aşı (az ağlamalı), bir de kan verme ( morarana kadar ağlamalı) eziyetlerinde sonra, öğrendik ki Defne sadece 200 gr almış bu ay. Ama boyu 3 cm uzamış ve 74,5 cm olmuş. Boy ilerde, kilo geride ama sorun değil diyor doktor. Ne yapalım bu böyle kabul edicez artık.

Bir de artık iyice dikkatimi çeker oldu. Ne kadar çok Defne var yahu. Her doktor kontrolümüzde olduğu gibi bir Defne ile tanıştık. Doktorumuzun kızı da Defne bu arada. Son senelerin moda isimlerinden Defne sanırım. Zaten doktorumuz başka bir bebeğe Defne'yi tanıtırken bu benim en küçük Defne'm diye tanıttı. Çokluğunu siz düşünün artık.

Mantar işi kafamı karıştırdı. Bezden diyor doktor. Losyonlu, kokulu bezlerden uzak dur, Prima yerine Huggies öneririm dedi. Herkez Prima kullanıyor çevremdeki oysa, bir de bir kere denedik Huggies'i ama çok sert, çok kalın geldi bize. Bilemiyorum.

Doktoru beklerken oyun parkında Defne'i biraz tekerlekli fillere bindirdim. Aman ne keyif keyif, ama kendi kendine duramıyor tabii. Ağzı kulaklarında, gözleri diğer çocuklarda kırım kırım kırıttı hatun. Seneye o fillerde tur atar inşallah benim kızımda.

Üst dişler 4 olmuş dedi. Altta 3 var zaten. Dişler biraz erken gidiyor sanki diye düşünüyorum ama doktor anormal birşey yok dedi.

Haftada 1 kez balık muhakkak dedi. Hemmen ordan çıkınca hanıma İkea'dan mama sandalyesi alıp, Üsküdar balık pazarına indik. Biz zaten kışın haftada en az birkez balık tüketen bir aileyiz.Levrek aldık iri iri birer tane (anneme, abime, bana ve M.'ye). İri balıklar kılçık açısından daha az riskli olduğundan onları tercih ediyoruz. Defne'de seviyor allahtan.

Şimdi Defne uyandı. Gönlünü yapmak için biraz yürüttüm, babasıda kameraya aldı onu ama benim şimdi kızıma gitmem lazım.

Şimdilik bu kadar...

21 Şubat 2011 Pazartesi


Yine gece, yine kuzum uyuyor. M. tv seyrediyor. Aslında yatmam lazım yarın yine iş var ve ben şu an yorgunluktan ölüyorum ama hiç yatasım yok. Bu her sabah kalk, hazırlan, Defne'yi hazırla, anneye bırak, işe git, anneye git, yemek ye, Defne'yi hazırla, eve dön, Defne'yi uyut, M ile biraz otur, çamaşır yıka, ütü yap, evi topla, duş al, yat rutini bazen ruhumu daraltıyor mu, evet!

Eski kadınlar daha betermiş ama hiç sıkılmıyorlarmış, sıkılma gibi bir hakları da yokmuş zaten ama sıkılmak akıllarına bile gelmiyormuş sanırım. Evlilik böyle birşeydir deyip böyle yaşıyorlarmış diye düşünüyorum. Eee biz neden bu denli bunalımlara giriyoruz? Kimse beni zorlamadı evlen diye, çocuk sahibi ol, çalış diye. Kendi seçimlerimden kendim bunalıyorum.

Allahtan hamileyken bu blog dünyasını keşfettim ben. Hiçbir şeyin bana özel olmadığını, herkesin aynı duygularla boğuştuğunu bilmek bile rahatlatıyor beni.

Bebeğim yüzünden hiç pişman oldum mu ben? Hayır. Onsuz zamanları özlüyor muyum? Bazen. Ama onun hayatımda olduğu dönem, benim en mutlu dönemim. Ancak bu rutin yoruyor, boğuyor illa.

Şimdi içim bir fena oluyor. Bugün Defne uzun uzun 2 uyku uyumuş, annem gece sizi uyutmayabilir dedi. Dolayısıyla ne kadar erken yatarsam sabaha o kadar dinç kalkıcam ama nette bir dolaşmak, buraya bir şeyler yazmak, nurturia'da beni sebepsiz arkadaşlığından çıkaran bayana azıcık söylenesim var. Uyumak istemiyorum...

Bu kızımla ilgili bir post olmadı. Bu da benim olsun, ne yapalım...

13 Şubat 2011 Pazar

Kuzum Uyurken...



Saat 23.14. Defnem bu gece biraz rötarlı uyudu, aslında dün akşamda rötarlıydı uykumuz. Bugün, sabah 9'da uyandı ve öğlenden sonra 14.30'a kadar uyutamadım hanımı. Bugün babaannesi gelecekti, onun için mi uyumadı bilmem. Tabii 11'de uyunması gereken uyku 14.30'da, 15.30'da uyunması gereken uyku da 18.30'da uyununca, akşam uykumuzda 10.30'u geçti. Neyse yarın düzene girer umarım.

Bu hafta, ananemiz dinlensin diye babaannemiz geldi Defne'nin yanına. Herşeyden çok, sabahın köründe uykusundan uyanıp sokağa çıkmayacağı için çok seviniyorum kızım için. Haa, korkularım yok mu, var. Babaannemiz anane gibi tanımıyor Defne'nin yemesini, içmesini, düzenini. Ama eminim annem yalnız bırakmaz onu, sık sık gelir yoklar.

Kızım, her geçen gün tatlılaşıyor. Onu böyle sıkmak, bağrıma yerleştirmek istiyorum. Bir insan her geçen gün annesini ve babasını kendine bu kadar hayran eder mi? Bizimki ediyor.

Dün balık yemeye başladık. Dün sabahtan biz B. teyzesi ile İkea'ya gittik. Defne'de gelecekti ama hava çok soğuktu o yüzden onu götürmekten vazgeçtik. Defne'nin resimleri için bir üçlü çerçeve bir de tekli beyaz bir çerçeve aldım. Birkaç mutfak ıvır zıvırı, Defne hanımın pisletmek için didindiği yeni koltuğumuza örtülük kumaş birde Defneme çok güzel ahşa bir ev oyuncağı aldım.

Sonra eve döndüm. Defne ve ananesi alarak Dişçi M. Ablaya gittik oturmaya. Defne orada kendinden yaşça büyük (biri 4 biri 3) iki kızla çok güzel oynadı uzun bir süre. Sonra babamız işten geldi, biz Defne'yi de alıp dayının işyerine gittik. Orada biraz durduk, Defne şirinliği ile mağazadaki kızların gönüllerini fethetti. Sonra dayıyıda alarak Kadıköy'deki balık pazarına gittik. Sarıkanat ve salakatalık malzeme aldık. Ordanda kahvaltılık için Yalı Çiftliği'ne gittik. Biz peynir tadarken Defne kucağımdaydı. Birden bizimki ağzını şapırdatmaya ve mammma mammma demeye başladı. Orda yemediysem ben onu, hiçbir yerde yemem sanırım. Neyse abiden büyük bir parça peynir kopardık bu sevimlilikle ve hemen mideye indirdik.

Ordan arabaya döndük, Defne hanım koltuğuna kuruldu ve daha araba yola çıkmadan kızım uyuya kaldı.

Tüm bu aşırı yoğun geçen günde ne huysuzluk yaptı, ne ağladı benim kızım. Hep güldü, eğlendi ve güldürdü bizi. Bize eve geldik, masamızı kurduk, balığımızı yedik, sohbet esnasında uyandı, balığını yedi (ilk deneme fena değildi ama çok yemedi) biraz daha oynadı ve uyudu.

Bugünde dayısı ona Eminönü'nden Sevgililer Günü hediyesi dans eden kocaman bir köpek getirdi. Bizimki bayıldı ona da.

Kızım, canımın içi. İyi ki varsın. Seni çok çok çok seviyoruz biz.

4 Şubat 2011 Cuma

8. Ay Kontrolümüz


Defne 28 Ocak itibarı ile 8. ayını doldurarak 9. ayına girdi. Büyüdü benim minik kuşum...

Doktorumuza gittik 2 Şubat'ta. Güzel güzel haberler aldık. Defne çok uzun zamandan beri yapmadığı birşey yapmış, 500 gr almış bu ay. 6.920 kg olmuş, çok sevindik biz. Boyu önceki aylara göre daha az uzamış ve 71.5 cm olmuş. Yani bu ay boya değil ene gitmiş. Herhangi bir sağlık problemi yok allaha şükür.

Artık akşamları bizim yemeklerimizin suyundan yiyebilirmiş ki, zaten Defne belki 1 aydır bizim sadece akşam değil her yemeğimize sulanıyor ve otlanıyordu zaten. Bir de balık yiyecek artık haftada bir. Diğer mamaları aynen devam ediyor.

Bu olumlu gelişmeler biz pek mutlu edince, bugün babası ona doktor hayır demiş olsa da, yürüteç aldı. (Sonradan doktorumuz 15 dakikayı geçmemek üzere tamam dedi çünkü yürüteç işine). Bende hazır kilo almış benim kızım diyerek; ona bugün bir tane kot pantolon aldım, bir tanede kadife beğenmiştim, onuda sağolsun Ayşe teyzesi aldı hediye. Ama gel gör ki boydan olan bu pantolonlar büyük geldi Defne'ye. Zaten boyu olsun diye 12 aylık olanlardan almıştım Lc Waikiki'den. Sanırım kısa boylu ve tombik bebekler için uygun bu marka, bize olmadı. Halbuki C&A'dan aldığım herşey cuk oturuyor Defne'ye. Keza Zara'lar ve Panço'larda öyle. Biz Lc kalıbı değiliz demek ki, onu bir ara götürüp iade etmem lazım çünkü bu pantolonların bedeni Defne'ye olduğunda boyları kısa olacak.

Kızım henüz yürüteçte çok hızlı değil, genellikle önündeki oyuncaklarla vakit geçiriyor ama birşeyi almak isterse gidiyor vallahi. Belki biraz ayaklanmasına yardım eder bu yürüteç.

Ayrıca doktorda, bizim 3 sandığımız dişlerin aslında 6 olduğunu öğrendik. Biz çıkanlarla uğraşırken, yenileri fark edememişiz. Şu an Defne'nin alt sırada 3 adet, üst sırada ise 2 adet görünür, 1 adet de patlamak üzere toplam 6 adet dişi var. Ve hanım ısırmaya çok meraklı şu sıralar bu yüzden.

Ha birde Defnemin söylediği kelimeler;
1) Bababababa ( Hala favorisi)
2) Ennnnnee (Genellikle ağlarken)
3) Mammmaaa
4) Memmmeee (Şu sıralar pek düşkün,sanırım yeni fark etti)
5) Abbaaa

Bir de kelime değil ama her şaşırdığında, birşey gördüğünde, sevindiğinde "Aaaaaaaaaaaaaa"sı var ve bunu çok tatlı söylüyor. Ne göstersek ilk tepkisi bu oluyor ve biz babasıyla Defne'yi "En güzel şaşıran bebek" ilan ettik bu yüzden. (Kargaya yavrusu kuzgun gözükürmüş - Öyle miydi bu laf?)